Daha fazla hava durumu tahmini: İstanbul da 15 günlük hava durumu

Efsane 7 Numara Dizisinin Oyuncuları

2000 yılında TRT’de yayınlanmaya başlayan dizi, sıcak olduğu kadar da komik bir aile dizisiydi. Çocukları olmadığı için karısını ailesine ezdirmek istemeyen Vahit Ballıoğlu, karısı Zeliha’yı da alıp İstanbul’a gider. Babadan kalma Kandillideki ahşap evi kiraya vermeyi düşünen Vahit’in memleketten aldığı telefonla üç yıl boyunca ülkeyi etkisi altına almayı başaran komedi dizisi başlar.




Evi üniversite öğrencisi dört kıza kiralayan Vahit’in yeğenleri Haydar ve Recep de İstanbul’da üniversite kazanır. Hissesi kardeşleriyle ortak olan Kandillideki ahşap eve yeğenlerini almak zorunda kalan Vahit’in kiraladığı ev küçük bir Türkiye mozaiğine dönüşür. Her biri ülkenin önemli metropollerinden gelen kızlarla Anadolu’nun bağrından kopan oğlanların yaşadığı kültür şoku izleyiciyi kahkahalara boğarken muhtemel senarist hafifte düşündürmek istemiştir. 2000’li yılların unutulmaz aile dizisi 7 Numara’nın birbirinden içten ev ahalisine değinmemenin çocukluğuma yapacağım bir ihanet olduğunu düşünerek bu haftaki yazımda dizinin birbirinden komik ve sıcak üyelerine değineceğim.

Bakkallıktan mantıcılığa transfer olan hafif sinirli bolca sevimli ve haddinden fazla oburu Vahit


Dizi başladığında kendi halinde bir bakkala can veren Vahit yurdum esnafının hayat bulduğu bir karakterdi. Çok sevdiği karısı Zeliha’yla tek eksikleri evlerini şenlendirecek bir çocuktu, bu eksiklerini de kiracı koç ve piliçleriyle giderdiler. Yemek yemekten sonraki en büyük hobisi yeğenleri Satılmış, Recep ve Sabit’e terlik fırlatmak olan Vahit, kalıbından beklenmeyecek korkulara sahiptir. Mesela dişçiye gitmek gibi…

Koç ve Piliçlerinden anne şefkatini eksik etmeyen yufka yürekli olduğu kadar da evhamlı Zeliha


İçindeki anne şefkati ve bebek hasretiyle ekranların en sevilen yengesi olan Zeliha, kocasının yeğenleri ve piliçlerim dediği kızlara kendi evladıymışçasına bakardı. İçten bir komşu teyze samimiyetine sahip olan Zeliha, kiracılarına kendi elleriyle yemek hazırlayacak kadar sevgi doluydu. Her daim koç ve piliçlerin yanında olan Zeliha’nın tek kusuru haddinden fazla evhamlı ve batıl inançlı olmasıydı. Evlerinin altında yatır olduğunu sandığı bölümde üfürükçülerden istenmeyen misafirleri uzak tutacak okunmuş suları alıp sağa sola dökmesi, yeğeni Berat kaybolunca Behiyegilin tanıdığı nefesi kuvvetli üfürükçünün üflediği tuzu ortalığa serpmesi Zeliha’yı yurdum iyi niyetli ama saf kalpli kadınına yaklaştırıyordu. Hangimizin çevresinde yok ki onun gibi saf kalplilikten çakal üfürükçülere para kaptıran bir Zeliha yenge? Evhamı desen dillere destandı. Biraz geç kalan ev ahalisinden birisi için felaket tellalına dönüşüp ya yanlış şeride geçen bir kamyon altında kaldılarsa, ya kafalarına saksı düşüp kör kaldılar da yolu bulamadılarsa gibi fantastik evhamlara sahip bir kadındı Zeliha yenge. Ama izleyici onu her haliyle sevmişti, tıpkı diğer 7 Numara ahalisi gibi.

Gönüllerin aktörü Vahit emmisinin sıyırtığı sahne adı Tarık Arkın olan Sabit


Aktörlük hayaline kapılıp okuyan kardeşi Recep’in peşinden İstanbul’a gelen Sabit, hayal aleminde yaşadığı sanılsa da gerçeklerin farkında olan koca yürekli bir karakterdi. Çalıştığı fabrikanın yakınında oynayan çocuklara gofret alan, fabrika atıklarının çevreye zarar vermesi üzerine çevre mühendisliği okuyan piliçleri harekete geçiren bir karakter olmasıyla hem çocukların hem çevrecilerin sevgisini kazanmıştı. Seher’e olan aşkıyla bir nesle aşkı da öğreten Sabit, Tarık Arkın olamasa da 7 Numara severlerin kalbinde yerini bulmuştur. Not: Vahit emmisinin terlik fırlatmayı en çok sevdiği yeğeniydi aynı zamanda.

Piliçlerin ayakları yere basan alfa üyesi Bursa pilici Armağan


Guruptaki birbirinden havai ve hayalci kızın içinde Armağan resmen anne gibiydi. Ayten, Cansu ve Rüya arkadaşı değil de çocukları gibiydi. Anne babasını çocuk yaşta kaybetmesi ve onu büyüten ağabeylerine yük olmak istemediği için okuyup hemen iş sahibi olmayı düşünen Armağan, diğer kızlara göre daha ağırbaşlıydı. Makyajı sevmez, lafları birbiri ardına sıralayıp Vahit amca başta olmak üzere karşısındakilere mavi ekran verdirirdi. Haydar’ın aşkına karşılık verip vermeme konusunda kararsız olsa da evdeki herkesin bilip de söylemekten kaçındığı şeydi onun da Haydar’ı sevdiği.

Piliçlerin süsüne düşkün aşk defteri kabarık üyesi Ankara pilici Ayten


Hiçbir şeyden çekmedi kırışıklarından çektiği kadar. Daha doğrusu elde etmek isteyip de elde edemediği bir erkek olursa Ayten psikolojik olarak bu durumu yaşlanmasına ve olmayan kırışıklıklarına bağlardı. Her bölüm mutlaka bir aşk yaşardı, sevgili defteri epey kabarık olan Ayten, bakımından asla taviz vermezdi. Her gece üşenmeden cilt maskesi yapan Ayten, makyajsız sınava dahi gitmeyen bir karakterdi. Sabahın sekizindeki derse makyajlı ve Brezilya fönüyle gelen kız cinsinin atalarından olan Ayten, üniversitelerimizde bu akımı başlatan ilk kız bile olabilir. Piliçler arasında alt katlarına yerleşen taşralı gençleri bir türlü kabullenemeyen ve onlara uzun bir süre boyunca mesafeli kalan Ayten’e bu konuda en yardımcı olan koç ise tartışmasız Recep’ti. Senaristi bu konuda da bir klişeye uymadığı için tebrik ederim. Zira Türk olsun yabancı olsun fark etmez bir dizi ya da filmde birbirine zıt iki karakter varsa bunlar mutlaka birbirine aşık olmak zorundadır. Neden çünkü zıt kutuplar birbirini çeker. Çünkü en büyük aşklar kavgayla başlar. Ayten ve Recep arasında zıtlıktan doğan bir aşk yaratmak yerine, onları birbiriyle didişen ama birbirine aynı zamanda değer de veren iki arkadaş yapmak dizilerin klişeler olmadan de ilerleyebileceğine güzel bir örnekti.

Piliçlerin Yeşilçam aşığı Leonardo delisi uykucu ve hayalperest üyesi İzmir pilici Rüya 


Rüya 7 Numara üyeleri içinde dizi boyunca en çok uyuyan üye olduğu için onu en iyi anlatan şu kadrajla tanıtmak istedim. Rüya elindeki oyuncak ayıya sarılıp yatacak kadar masum ve bir o kadar da korkak bir genç kızdır. Korkaklığı çıt sesi duysa bayılacak boyutta olduğu için kız gurubunun trolü Cansu tarafından her bölüm en az on defa korkutulur. Fakat azimlidir, yüz bölüm boyunca korkudan ölmeyerek kendi çapında bir rekora imza atmıştır. Leonardo aşığı olan Rüya her Allah’ın günü rüyasında Leonardo’yu görecek kadar da şanslı bir Allah’ın kuludur. Üniversite tercihi konusunda efsane bir yanlışlık yapan Rüya, güzel sanatları kazandığını sanırken kendini çevre mühendisliğinde bulmuştur. Bu yüzden de dizinin Meryem ve Haydar’dan sonraki en saf üyesidir. İlk zamanlar alt kattaki taşralı gençlere alışma konusunda Cansu’yla beraber en fazla gayret gösteren üye olan Rüya, karşısındaki insanlara karşı her zaman saflığında getirdiği bir merhametle yaklaşırdı. 7 Numara ahalisinin sanata en yatkın olmayan üyesi olan Rüya’ya kimse yazdığı şiirlerin kötü olduğunu söylemeye cesaret edemezdi. Çünkü bir çocuğunki kadar saf bir kalbe sahip olan Rüya, olumsuz bir söz duysa çocuk gibi ağlamaya başlardı. Yeşilçam aşk filmlerine düşkün olan Rüya’nın sevgilisi Evren’in de desteğini alarak senaristliğe soyunduğu ve dram dalında yarışmaya gönderip komedi dalında ödül alan bir Yeşilçam uyarlaması vardı ki, izleyeni gülmekten altına işetecek cinsten bir şeydi.   

Piliçlerin şakacılığı trollük boyutuna taşıyan üyesi Antalya pilici Cansu


Piliçlerin en kafa kızı olan Cansu, ev arkadaşlığı yapıp, sabah akşam hunharca eğleneceğin bir karakterdi. Dizi boyunca kocaman gülümsemesiyle hatırlanacak Cansu karakteri adeta atanamamış Yasemin Yalçın’dı. Matematiğe olan mesafesiyle memleketin yarısından fazlasının desteğini arkasına alan Antalya pilici, çocukluk aşkı Mustafa ağabeyine duyduğu aşkı arkadaşlarına itiraf edene kadar piliçlerin en neşeli üyesiydi. Rüya’yı korkutmak dışında en sevdiği şey olan çocukluk aşkı Mustafa’nın ihanetine uğrayınca, Zeliha yengeden aldığı tüyoyla hayatının aşkını bulmak için aşk büyüsü bile yapar. Gece yarısı, ceviz ağacı çevresinde hayalindeki beyaz atlı prensin tarifini yaparak, kırk tur attığı ve ayakkabısını ters giyip geri geri gittiği abuk büyüden sonra karşısına çıkan beyaz atlı prensin Yusuf Güdük olması kimseyi şaşırtmadı. Aslına bakarsak Yusuf Güdük’le ilk karşılaştıklarında göz göze gelip kalmaları, sonra da gülüşmeleri Cansu’nun onu beyaz atlı prensi sanmasına yetip de artmıştı.

Koçların cebinde akrep varmışçasına cimri ve sırtını Aksaray’a veren üyesi Recep


Hiçbir şeyden çekmemişti Recepçik Jeodezi ve Fotogrametri’den çektiği kadar. Okuduğu bölümün adını söyleyemeyenlerin sesi olan Recep bir bölümünden bir de İngilizceden çok çekti. Hatta bu konu o kadar psikolojisine işlemişti ki, rüyasında o hariç tüm 7 Numara ahalisini İngilizce konuşurken görmüştü. Cimriliği Moliere’nin Cimri’si Harpagon’u kıskandıracak boyutta olan Recep, paraya kıyıp taksiye binecek olsa şoföre gün gözü gündüz tarifesi açtırmaya çalışırdı. Bi hovardalık yapıp paraya kıyacak olsa bile sonradan vazgeçme kararı alarak kimseyi şaşırtmazdı. Kuzeni Satılmış’la sözlenen Meryem, Satılmış’ın Hollanda’ya işçi olarak kaçması sonucu ortada kalınca emmisini zorda bırakmamak için Meryem’le sözlenmeyi kabul etmesinde bile Meryem’in tutumlu bir kız olmasının payı büyük. Öte yandan babasıyla Aksaray’da bir hale sebze meyve getirdiği için kendini emmioğullarına göre daha fazla İstanbullu sayan Recep, İstanbul’un her yanına ulaşmak için Aksaray’ı merkez olarak kabul ederdi. Bu yüzden hem kendisi hem de çevresinin bolca kaybolmasına sebebiyet veren Recep, bağlama aşkı ve türkü sevgisiyle 7 Numara ahalisinin sanata en yatkın üyesiydi.

Koçların gözü yükseklerde olmayan ticari zekasına güvenen üyesi Satılmış


Emmioğulları Haydar ve Recep üniversite kazanıp İstanbul’a gelince peşlerine takılan Satılmış, her ne kadar babasına çok çalışıp üniversite kazanacağını söylese de kolay yoldan para kazanma derdindedir. Emmisi Vahit’i en çok çileden çıkaran yeğenlerinden olan Satılmış, ticari zekasına güvense de olmayan ticaret zekası yüzünden sürekli dolandırılan bir karakterdir. Çay demleme konusunda bir idol olan Satılmış, hazine haritası bulduğunu söyleyerek Vahit emmisinin desteğiyle gittiği Trabzon’da beş çocuklu, dul Asiye dışında bir şey bulamaz. Asiye’yi evlilik vadiyle kandırıp kaçan Satılmış, amcasının zoruyla daha adını bile belleyemeyen Meryem’le sözlenir. Meryem’den kurtulmak için Cansu’yla sevgiliymiş numarası bile yapsa da Meryem’le evlilik yolunda ilerlediğinin farkına varan Satılmış, Trabzon’dan kalkıp gelen Asiye gerçeğiyle de yüzleşince çareyi işçi olarak Hollanda’ya kaçmakta bulur.

Koçların tarihteki en saf matematik dâhisi olma yolunda emin adımlarla yürüyen üyesi Haydar


Matematik dâhisi olan Haydar, lisedeki matematik hocası Ferit tarafından gizlice üniversite sınavlarına sokularak hayatı değişen bir karakterdir. Çünkü Haydar’ın babası oğlunun okumasını değil çobanlık yapmasını istemektedir. Hayatını değiştiren Ferit hocasına minnetini civcivliğinden beri besleyip büyüttüğü horozuna Ferit adını vererek gösteren Haydar, matematik aşkının yansıması olarak da tavuğuna Pascal adını koyar. Cansu’nun deyimiyle gördüğü en salak dahi olan Haydar, üniversite de Rezzan hocası tarafından keşfedilip genç yaşında asistan olur. Hatta Rezzan hocası Haydar’a Michigan üniversitesinde burs bile ayarlar ama Haydar, Armağan için o bursu reddeder. Herhalde galiba sanırsam söz öbeğini diline pelesenk eden Haydar saflığın sınırlarını Meryem’le beraber zorlayan ve soğan olmadan karnı doymayan bir karakterdi. Hatta ilk zamanlar soğan kokusundan rahatsız olan kızlar mutfaktaki soğanları sakladığı için gözyaşları içinde Vahit emmisine dert yanmışlığı bile vardı. O derece bir soğan severdi yani.

Antalya pilici Cansu’ya ilk görüşte aşık olan ve onu evinin kıralıçası çocuklarının anası yapmaya ant içen Yusuf Güdük


Çağatay Çorumlu’nun kem gözlü Şevket’e hazırlık aşaması olan Yusuf Güdük, koçlardan Recep’in askerlik arkadaşıdır. İstanbul’da iş kurmaya gelen Yusuf Güdük cimrilik konusunda kankası Recep’le kapışırsa da Kıralıçası Cansu için hiçbir masraftan kaçınmaz. İstanbul’a gelir gelmez devresi Recep’i görmeye giden Yusuf, kapıda Cansu’yla karşı karşıya gelir gelmez yıldırım aşkına tutulur. Çok memnun oldum muhterem hanfendi diyerek elini öptüğü Cansu’yla anlaşacağını düşünen Yusuf Güdük, Recep’in deyimiyle Cansu’ya çürümüş sakız gibi yapışır. Okuluna gidip bahçede davul zurna eşliğinde Ah Le Yar Yar diye serenat yaptığı Kıralıçasının kalbini kazanmak için elinden geleni yapan Yusuf, Cansu’yla döner yiyeceklerini öğrendiği gün yaptığı dansla aşkın en saf halini de göstermişti. Cansu’yu annesine benzeten Yusuf’ta hafif Oedipusluk da mevcuttu. Anam kılıklı dediği Cansu’ya köyde ev yapıp saltanat sürdürmeye kararlı olan Yusuf, bu yolda beynimde ur var, üç aylık ömrüm kaldı gibi çeşitli kurnazlıklara başvurmayı da ihmal etmemişti.

Satılmış’ın peşine takılıp İstanbul’a gelen 7 Numara’nın Laz kızı Asiye


Satılmış’a vurulup ardından İstanbul’a gelen Asiye’ye çoluğunu çocuğunu arkasında bıraktığı için en başlarda kıl olmuştum. 7 Numara’da koç ve piliçlere ablalık yapana kadar kendi çocuklarına analık yapaydın ya be Asiye. Satılmış gibi aklı bi karış havadaki yalancının peşine düşüp ne halt yemeye çoluğunu çocuğunu bıraktın? Hadi bi hata ettin, Satılmış’ın gerçek yüzünü öğrenince niye çoluğuna çocuğuna dönmüyorsun? Az da değil beş çocuk anasısın, insan merak etmez mi? Sonradan da gidip Berat’la evlendin, ondan da bi oğlun oldu Kadir diye, kızlarımın hakkını yedirmem falan dedin ama o konu ne oldu orası da açık kaldı. Benim dizi boyunca kanımın ısınmadığı tek karakterdi Asiye, ne kadar akıllı ve sevimli bir kadın gibi gösterilse de bana hep çocuklarını Satılmış için arkasında bıraktığından merhametsiz gibi geldi.

Dark Side’de doğup 7 Numara’da pamuk helvaya dönüşen Berat


Zeliha gibi sevimlilik abidesi bir kadının yeğeni olarak doğan ve beş yaşına kadar Zeliha tarafından büyütülen Berat, diziye girdiği ilk an izleyicinin nefretini kazanan bir karakterdi. Ve izleyene Zeliha’nın çocuk yetiştirme konusunda tipik Anadolu kadını gibi başarısız olduğunu gösterdi. İyi ve sevgi dolu olmasına rağmen karşısındakinin bir dediğini eksik etmeyen, onu şımartarak büyüten Zeliha, ebeveyn olarak bir çocuğun karakterinin oturmasındaki en büyük engel. Berat’ın kurnazlığı, riyakarlığı, kendi deyimiyle kafasında dolanan şeytanları izleyici için bu sevimli aile dizisindeki en büyük olumsuzluktu. Bu yüzden de Berat akıl hastanesinden kaçıp 7 Numara ahalisini rehin alan bir hasta tarafından kaçırıldıktan sonra kendi kendisiyle yüzleşerek doğru yolu bulur.

Cansu’nun çocukluk aşkı gençlik hatası Mustafa


Cansu’dan sekiz yaş büyük olan Mustafa, İstanbul’a yerleşmeye karar verip Cansu kardeşini görmeye gelir. Asker arkadaşım dediği Cansu’yu arkadaşının hanımı, aynı zamanda da iş ortağı Şirin’le tanıştırmak ister. Cansu, Şirin’in Mustafa’nın sevgilisi olduğunu sanıp buluşmaya sevgili rolü yapsın diye anlaştığı Satılmış’la gider. Satılmış’la Cansu’yu yan yana görünce rahatsız olan Mustafa’nın Cansu’ya bir şeyler hissettiğini oradan anlarsınız zaten. Fakat Mustafa çocukluk aşkı, ağabeyi, kahramanı olduğu Cansu’nun tüm hayallerini bekar bir erkeğin ihtiyaçları var bahanesine sığınarak yıkar ve kafa kızımız Cansu’yu aldatır. Hemi de Antalya pilici Cansu, bu ihaneti çok acı bir şekilde öğrenir. Allah düşmanımın başına vermesin türünde bir trajediyle aldatıldığını öğrenen Cansu, yaşadığı depresyondan Yusuf Güdük sayesinde çıkar.

Rüya’nın kendisi gibi hayalperest ve şiir aşığı sevgilisi Evren


Kendisine pek benzemeyen Kunter’le ortak reklam işine giren Evren, Kunter sayesinde Rüya ile tanışır. Çünkü Kunter, Ayten’in ilk ciddi ilişkisidir. Rüya’nın doktor Deniz’den ayrıldığı dönem yaşadığı bunalımdan tüm 7 Numara ahalisi gibi Ayten de rahatsızdır. Sevgilisi Kunter’in tıpkı Rüya gibi hayalperest, romantik ve şiir aşığı arkadaşı Evren’le Rüya’yı tanıştırmaya karar veren Ayten sayesinde ikilinin aşırı romantik ilişkisi başlar. ( Bu arada Evren ve Ayten karakterlerinin gerçek hayatta evli ve bir çocuk sahibi olması da bu olayı daha da komikleştiriyor.)

Recep’in uzatmalı sözlüsü saflıkta Haydar’ı bile geride bırakan Meryem 


Behiye ve Zeliha ortaklığıyla Satılmış’a sözlenen Meryem, babasının kiralık deposunun hatırına bu işe başlarda müsaade etmeyen Vahit tarafından bile kabul edilir. Satılmış kaçınca Vahit emmilerinin hatırına Haydar ve Recep, Meryem’in müstakbel sözlüsü olmak için aralarında kura çeker. Kısa çöp Haydar’a çıkar ama Haydar, Armağan’a aşık olduğu için onun yerine Recep, Meryem’le sözlenir. Sözlüsü Recep’in adını bir türlü öğrenemeyip ona Recai, Rıfkı diye seslenen Meryem, söylenen her şeyi unutması ya da ters anlamasıyla izleyende beyni olmadığı izlenimi yaratsa da Recep’le tencere kapak olmuşlardı. (Gerçek hayatta da evlilermiş.)

Haydar’ı üniversitede keşfedip asistan olmasını sağlayan hocası Rezzan


Çözemedikleri bir problem üzerinde, yemek masasında, akademisyen arkadaşı ile tartışırlarken kimsenin yanına oturtmadığı Haydar, yanlarına oturmak için Rezzan hocadan izin ister. Bir yandan öğle yemeğini yiyip, bir yandan da hocalarının tartıştığı matematik problemi çözen Haydar’ın dahi olduğunu anlayan Rezzan hoca, okul sınırları içinde Haydar’ı arayıp bulmuş, sonra da çocuğu asistanı yapmış. Haydar’ın geleceği için anasından babasından fazla uğraşan Rezzan hocayı uzun süre Haydar da dilinden düşürmez. Hatta bir ara Armağan, Rezzan hocadan bile kıskanmıştı Haydar’ı. Haydar’ın ise kafalı kadın deyip, saygıda kusur etmediği Rezzan hocasının elini öpüp başına koymuşluğu bile var.

Piliçlerin okuldan arkadaşı Koçlar ve Piliçler arasında orta yolu bulan Fidan


Kaygısızlar’ın bıçkın delikanlısı Kültigin’in hamburgercide çalışan bacısı ve Memnun’un en büyük oğlu Eleman’ın aşkı Burcu olarak tanıdığımız Damla Özen, 7 Numara’da da piliçlerin okuldan arkadaşı Fidan olarak karşımıza çıkıyor. İlk başlarda alt kata taşınan koçlarla hiç anlaşamayan piliçler, okulda sürekli Fidan’a dert yanarlardı. Fidan da yahu sürekli yakınacağınıza çocuklarla bir konuşup, anlaşmayı deneyin diye kızlara öğüt verirdi. Zira, kızların alt kattaki koçları evden kaçırmak için verdikleri fakat ters tepen Metalci partisinde koçlarla tanışıp sohbet eden Fidan, çocuklara kızlar gibi önyargılı yaklaşmadığı için onların iyi niyetini fark etmişti.

Zeliha’nın kankası mahallenin çöpçatanı Behiye


Zeliha’yla birlik olup Meryem ve Satılmış sözünü ayarlayan Behiye, bir ara Vahit’in mantıcısında mantı açmakla bile görevlendirilmişti. Zeliha’yla aralarından su sızmayan Behiye, nefesi kuvvetli üfürükçü tanıma konusunda da bir dünya markasıydı.

Gündöndüye aşık sarmaşık İclal


Rezzan hocanın kızı İclal, doğuştan sağır ve dilsizdi. Haydar’a aşık olan İclal, Haydar’ın Armağan’a olan ilgisini bilmesine rağmen Haydar’a olan ilgisini dile getirmekten geri durmadı. Şahsı kanaatimce diziye giren kızlar içinde en güzeli olan İclal, Haydar’ı niye bu kadar takıntı yaptı anlayamadım. Üstelik aşkı da bayağı bencilceydi. Zeliha’nın haline acıyıp anlattığı aşırı sembolik Gündöndü hikayesindeki sarmaşığa karşılık gelen İclal, içindeki aşkın sevdiği adamı öldürdüğünü fark edince Haydar’dan vazgeçmişti.

Bonus: Haydar’ın can dostları Pascal ve Ferit


Haydar’ın daha civcivlik dönemlerinden itibaren besleyip büyüttüğü dert ortakları Pascal ve Ferit, Haydar’ı okumak için geldiği İstanbul’da bile yalnız bırakmaz. İlk zamanlar ne şehre ne ev arkadaşlarına ne de okula adapte olan Haydar, hep Pascal ve Ferit’le dertleşirdi. Her sabah öten Ferit, bet sesli olduğunu iddia eden Ayten’i duysa garanti alınacak kadar hisli idi. Günde iki yumurta veren Pascal ise kızların bahçede hayvan beslenmez kuralına kurban gidip bunalıma girmiş, yumurtlamayı kesmişti. Haydar’ın, sattığı kişi olur da keser diye, satmaya kıyamadığı değerli dostları Pascal ve Ferit’te Armağan aşkına kurban gitmişti. Armağan’ın parasız kalması üzerine kendi cebinde de para olmayan Haydar, aşkı için kıymetli dostlarına kıymış ve onları satmıştı. Akıbetlerinden haberdar olamadığımız Pascal ve Ferit umarız tavuk şiş olarak sofraları süslememiştir.

Yorum KURALLARI: Hakaret içerici ve kanuni olarak suç teşkil edecek paylaşımlarda bulunmak yasaktır. Sorumluluk tamamen siz ziyaretçilere aittir.

Daha yeni Daha eski

Reklam1

Reklam2

نموذج الاتصال