Daha fazla hava durumu tahmini: İstanbul da 15 günlük hava durumu

Yeşilçam’ın Kötülük Konusunda En Kötü 16 Kadını

Sinemada kötüyü oynamak her zaman daha zordur, zira kötü karakterin dinamiği çok fazladır. Hatta filmi sırtlayan kişidir, çünkü senaryodaki düğüm bölümünün ana sebebi kötü karakterlerdir. Kahramanın yolculuğa çıkması ya da kendini keşfetmesini sağlayacak olaylar yaşaması için bile kötü bir olay yaşanmalı. Yani kötü olmazsa iyi eksik, kötü olmasa iyinin kıymeti yok. O yüzden Türk sinemasının kötü oldukları kadar da yetenekli on altı kötü kadınını bu haftaki yazımda konu edineceğim. Benim gibi anti-karakter sevenlerin zevkle okuyacağı bir yazı olması dileğiyle.

Hülya Koçyiğit’in ezeli rakibi Sezerciğin belalısı karizmatik kötü Lale Belkıs


Bu kötülük Lale hanıma bir adet altın portakal bile kazandırmasına rağmen ben birkaç film hariç içten içe Lale’yi tutardım. Yeşilçam’ın efsane kötülerinden üstelikte vamp olan Lale, bana her zaman daha gerçekçi gelmişti. Aşırı yapay esas kızlar ve kifayetsiz esas oğlanların içinde Lale adeta girdiği ortama ağırlığını koyardı. Bir kere karizmatikti kadın, kesinlikle esas kızlar gibi ezik değildi. Zekiydi, başına gelen bir olumsuz durum karşısında Türkan ağlar, Hülya koşardı. Ama Lale onlar gibi pasif değildi, hemen yanına ekürisi Nihat Ziyalan’ı da alıp planlar yapmaya, kumpaslar kurmaya başlardı. Erişkin bir Lale Belkıs filmin yarısına varmadan amacına ulaşır, filmin diğer yarısını ise kedere düşüp mutsuz geçirirdi. Kadıncağızın mutsuzluğunun sebeplerini sıralayacak olursak ilk sırada kesinlikle yanlış evlilik yapması ya da yanlış adamı sevmesi gelirdi. Zira Lale hanım ya eski aşkını unutamayan bir esas oğlanla evlenir ya da evliliği kötü giden kocası nifis ılımıyırım bı ivliliktin diye gidip esas kızla aşk yaşamaya başlardı. Yani şimdi Lale Belkıs’ın suçu ne? Bu kadın ne yapsın ha? Niye esas kızlar erkek kalmamış gibi bunun embesil kocasını buluyorlar? Tamam zeka seviyeleri eşit olabilir, tencere kapak olabilirler. O zaman neden kabak Lale’nin başına patlıyor? Zavallı kadıncağız hiçbir şeyden çekmedi esas kızlar ve Sezercik’ten çektiği kadar. Sezer’i de sevimli çocuk diye lanse ediyorlardı da kadının ayağının altına muz kabuğu fırlatıp, başından aşağı kırmızı boya dökmüşlüğü bile var. Zaten çocuğun gelişiminde ilk yılların önemi büyük demişler. Yeşilçam'ın sadist kötüsü Erol Taş’ın elinde büyüyen çocuktan ne beklenir? Bi kadının karşısına geçip kuzu budu yiyerek sadist kahkahalar atmadığı kalmıştı. Ah Lale ah, kötü kadın ayağına sen de az çekmedin.

Kötülüğün ete kemiğe bürünmüş hali kötü kadınlık konusunda bir ekol Aliye Rona


Kötü kadınlık konusunda adını desturla anıp, saygı duruşuna geçeceğimiz bir isim varsa o da kuşkusuz Aliye Rona’dır. Zatı şahanenin iyi bir karaktere can verdiği filmi bulmak çölde penguen bulmaktan bile daha zordu. O yüzden de üstteki resimde örnek teşkil etsin diye, herhangi birine sadistçe kötülük yapmadığı aksine dişli bir kadına can verdiği Metin Erksan’ın Yılanların Öcü filmindeki Irazca karakterine yer verdim. Yeşilçam’da Erol Taş’ın dişisi olarak anılan Aliye Rona, iyi değil pekiyi bir karakter oyuncusu olmasına rağmen içi boş ve sadist kötüyü oynamak tiyatro kökenli bir sanatçı olduğu için onu rahatsız etmemiş mi hep merak ettim. Kötü üvey anne, yetim kız döven uzak akraba, gelinine eziyet eden kaynana, oğlunu zengin kızlara layık gören dişli bir sosyete annesi Aliye hanımın başlıca ve kadrolu rolleri. Ama bazılarının kötülüğü o kadar nedensiz ve sadistçe ki insan cidden merak ediyor, bu ne iştir diye hayatı filan sorguluyor. Hiç unutmam Küçük Hanımefendi filminde Belgin Doruk’un üvey annesini oynuyordu. Kızı delirtmek ve aile mirasına tek başına sahip olmak için Belgin’i tecrit etmişti. Dış dünyadan soyutlanan genç kızı, zalım üvey annenin elinden kurtarmaya çalışan avukatta zora düşmüş, zengin bir ailenin genç oğluyla kızı evlendirmek için aileyle anlaşma imzalamıştı. Kız resmen evli olmasına rağmen bile Belgin’i kaçırıp öldürmeye çalışmak gibi amaçsız bir kötülüğe sahip olan Aliye hanım, bu filmde ne yapmaya çalışıyordu? Yeminle kadının bu amaçsız kötülüğünü ne izleyici ne yönetmen ne Belgin ne de Aliye anlamıştır. Kocası, kızı kurtarmak için yetişmesine rağmen son bir hamle Belgin’i kahkahalarla kırbaçlamaya çalışıyordu, vallahi böyle abuk bir kötülük anlayışı görmemiştim. Beyin yakıp, göz kanatıcı bir sahneydi.  

Kurnaz ve çaçaron saf kan bir kötü Güzin Özipek


Bakmayın siz onun Bizimkiler dizisindeki tonton babaanne imajına aslında Güzin hanımın Yeşilçam mazisi bayağı bir karanlık. Kötü üvey analıktan iftira atmaya ve de biricik Turist Ömer’imiz Sadri Alışık’a laf atmaya kadar birçok vakası bulunan Güzin hanımın kuşkusuz en akılda kalıcı rolü Ali Baba ve Kırk Haramiler’deki açgözlü ve de kem gözlü Sıdıka’dır. Zaten zengin olmasına rağmen asla gözü doymayan Sıdıka, bir tesadüf sonucu kırk haramilerin zulasını bulan kayınbiraderi Ali Baba’nın ölçekle altın ölçtüğünü kurnazlığı sayesinde keşfeder. Altını görünce çarpılmışa dönüp kocasına çemkiren gözü doymaz Sıdıka, ruh eşi Kasım’ın ölümüne de neden olur.  Kurnazlığın can bulduğu üstteki resimde Güzin hanım adeta kötü kadınlığa farklı bir boyut atlatmış. Hele bir de ilk giallo örneğimiz Kadın Düşmanı filmindeki kaynana performansı var ki, aman aman dedirtiyor.

 Bakışlarına hedef olmak istemeyeceğiniz hem güzel hem kötü Suzan Avcı


Ah Suzan Vah Suzan sen neymişsin sen? Sinemamızda vamp sözcüğüne karşılık gelen kötü kadınlarda ilk üçe rahat giren Suzan Avcı’yı filmin jeneriğinde gördünüzse bilin ki, o film karışacak. Ona göre vaziyet alın benden söylemesi. Zira siz de esas kızla esas oğlan gibi Suzan’ın oyununa gelmeyin, çünkü Suzan hanım avına genelde iki esas karakteri alarak odaklanır. Ve soyadından da anlaşılacağı gibi lisanslı bir avcı olan Suzan, emeline kesinlikle ulaşır. Ya esas kıza iftira atıp, gariban kıza film boyunca kan ağlatır ya da vahşi cazibesini harekete geçirip esas oğlanı ağına düşürür. Bir Yeşilçam sinefili olarak odaklandığı bir hedefin elinden kurtulduğuna çok az rastladığım ( onda da Suzan ölüyordu, vakti yetmedi yani kadının ) sarışın bela Suzan, vamplık ve kötülük konusunda Banu Alkan’a da örnek olmuş. Hatta bazı arabesk filmlerde Banu’nun anasını da canlandırarak arabesk filmde duble vamp rüzgarı estirmişliği de olurdu.

Kötülüğe vamplık katan karşısındaki erkekleri tereyağı gibi eriten kadın Sevda Ferdağ


Biri Yeşilçam ve kötü kadından bahsedip de Sevda Ferdağ hanımı anmazsa vallahi ayıp eder ve Yeşilçam da kendisine alınır. Zira güzel ve farklı bir fizik tipine sahip olduğu için zorla vamp kadın rollerinde oynatılan Sevda, istemeden de olsa Yeşilçam’a bu konuda imzasını atmış üstüne bir de mührünü basmıştır. Atmışların zarif siyah beyaz filmlerinde kız gurubunun huysuz ve dikkat çekici güzeli olarak hatırlanan Sevda, siyah saçla ayrı kızıl saçla ayrı canlar yakıp ortalık karıştırmıştı. Metin Erksan’ın yönettiği ilk ve oldukça değişik bir Hamlet uyarlamasında Gönül (Gertrude) karakterine can vermesi onun ne derece bir Yeşilçam kötüsü olduğunun da göstergesiydi.

Esas kızların baş düşmanı arabozucu ve fettan Diclehan Baban


 Yeşilçam’a kedigözü makyajıyla olduğu kadar vamplığı ve kötülüğüyle de damgasını vuran Diclehan Baban, üvey anne ve kötü hala, görgüsüz zengin ya da esas kızın ezeli düşmanı fettan kadın olarak filmlerde arzı endam ediyor. Kara Gözlüm filminde Sulukule’den çıktığını unutup Kraliçe Elizabeth’in yeğeni gibi kasılan şarkıcı Handan rolüyle akıllarda kalan Handan Adalı, patronu Arnavut Osman’ı kütüklükle suçlar. Osman’sa kütükte olsam seni ben yarattım, istesem senin gibi on tane daha yıldız yaratırım diyerek, halde şarkı söyleyen güzel Azize’yi Handan’a inat yıldız yapmaya çalışır. Baş assolistlik ve yakışıklı garson Kenan için Türkan’la saç saça baş başa kavgaya girmekten çekinmeyen Diclehan, Yeşilçam’ın en gözü kara kötülerindendi. Asıl şoku ise sona sakladım, bayağı aristokrat bir aileye mensup olan Diclehan Baban, eski valilerden Recai Bey’in kızı, gazeteci ve eski bakanlardan Cihat Baban’ın yeğeni ve şair Necip Fazıl Kısakürek’in baldızıdır.    

Tam bir kaynana sevimliliğindeki kalpsiz kötünün sözlük anlamı Handan Adalı


Resmine aldanıp bu yemenili teyzenin ne işi var kötü kadınlar listesinde diyebilirsiniz ama Handan Adalı Yeşilçam’ın sessiz ve derinden ilerleyen kötülerindendir. Adeta bir köpek balığı yırtıcılığında olan Handan hanımına referans olarak Sultan Gelin ve Yavrum filmlerini versek ne demek istediğimiz daha net anlaşılır. Sultan Gelin’de toplumsal sistemin ezdiği çaresiz bir kadın aslında Handan hanım, öyle ki oğlu Osman hasta fakat ataerkil sistemde erkek güçlü olmak zorunda kuralının kurbanı. Babası Osman’ın hasta olduğunu kabullenmiyor, annesi gizli gizli eve doktor çağırıp oğlunu muayene ettiriyor. Oğlunun hastalığının ciddiyeti karşısında perişan oluyor ama eve gelen kocası hem kadını hem de doktoru azarlayıp oğlunun turp gibi olduğunu iddia ediyor. Sonunda Osman düğün gecesi gerdek odasında silah sesinden korkup ölüyor. Evlat acısı çeken bir anneyi canlandıran Handan hanım kendi ezilmişliğinin acısını gelini Sultan’ı ezerek çıkarıyor. Oğlunu Sultan’ın öldürdüğünü söyleyip nefret nesnesi haline getirdiği genç gelinine etmediğini bırakmıyor. Bir Zeynep Değirmencioğlu filmi olan Yavrum’da ise para için fakir ve kocası askere gitmiş bir köylü kızı olan Emine’nin çocuğunu zengin bir aileye satan acımasız bir köy ebesi rolünde. Yahu Handan kefenin cebi mi var? Senin yüzünden evladından ayrılan bir ana aklını kaçırdı. Askerde evlat acısı yaşayan bir baba köyüne gelince karısının delirip kendini dağlara vurduğunu öğrendi, yıkıldı. Üç kuruş para için neyin hesabını yapıyon? Filmin sonunda son nefesini veremedin.

Kötülüğünü bencilikle pekiştiren güzel olduğu kadar da fettan Birsen Ayda


Birsen Ayda Yeşilçam’ın vamp kadını olarak ün yapsa da asla sıradan bir seksi kadın olarak kalmadı. Belki bir Lale Belkıs kadar karizması, Neriman Köksal kadar endamı, Handan Adalı gibi derinlikli bir kötülük alt yapısı yoktu. Ama Ayşecik ve Ömercik filmindeki bencil görümce rolüyle Yeşilçam’ın kötü kadınları listesine girmeye hak kazandı. Kendisi belki bile isteye yengesi hanıma iftira atmadı ya kuyusunu kazmadı. Ama kocasını aldatırken temkinli olmak için yengesinin adını kullanmaya çekinmedi. Hanımefendinin yediği naneler yüzünden abisinin yuvası yıkıldı, yeğeni dilenci oldu, yengesi sinir krizleri geçirip ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatırıldı, annesi kalp krizi geçirip sizlere ömür oldu. Üstüne sevgilisi bey terk edildim diye bunalıma girdi, sevgilisinden olan kızı gariban anasız büyüdü. Bi de filmin sonunda kızını görünce sanki doğurduğu kızdan haberi yokmuş gibi duyar yapıyo. Hani babası olsan o tepkiyi anlarım da sen kızın anasısın be Birsen, zamanında kocamla Londra’ya giderken bıraktım ben bu kızı diyemiyor da garip anam çilekeş anama bağlamaya çalışıyor haspa.

Ortalık karıştırma konusunda Lale Belkıs’ın bir model altı havalı kötü Nevin Nuray


Nevin Nuray’ın Yeşilçam’da Lale Belkıs kadar kalıcı bir kötü kadın olamama sebebi paradan başka bir şey düşünmeyen sosyetik güzel imajından çıkamamasından başka bir şey olamaz. Lale’den daha güzel olan ama kesinlikle onun karizmasının ve çekiciliğinin yanından bile geçemeyen Nevin hanım, filmlerde esas oğlanın havai sevgilisi ya da paragöz nişanlısına hayat verirdi. Lale’nin aksine Nevin’in esas kızla olan kavgası sevdiği adamın kalbi için değil, ismi için, cüzdanı için olurdu. Lale’nin hırslı da olsa kalbinde esas oğlana karşı bir aşk vardı, ama Nevin esas oğlanın sosyetedeki yerine aşıktı. Lale esas oğlana beni o kadın için terk edemezsin diye feryat edip haykırırken, Nevin sen ne hakla beni o kenar mahalle kızı için terk ediyorsun diye tepeden bakardı. Sözün özü Nevin her zaman ben elitim, tamam mı diye, takılıp büyüklenirken izleyicinin gözünde küçülüyordu. Lale’ninse her zaman sevdiği adam için kötülük yapması izleyicinin gözünde onun karizmasını arttırıyordu.

Afeti devran can yakan yuva yıkan fettanlığın kötülükte hayat bulmuş hali Neriman Köksal


Yeşilçam’ın afeti devranı olan Neriman Köksal bir dönemim vamp olduğu kadar da kötü kadın oyuncularından. Hatta bu konuda ekol bile sayılabilir. E bir afeti devran Neriman da kolay yetişmiyor sonuçta. İstiklal Caddesinde arzı endam ederken endamı yeter diyerek keşfedilenlerin başında gelen hatta bu derneğin kurucularından olan Neriman hanım, boyu posu, sarı saçının ve aurasının hatrına girdiği Yeşilçam’da iyi bir oyuncu olduğunu da göstermiştir. Sinemamızda hiç esas kız olamasa da aranan bir karakter oyuncusu olan Neriman Köksal, sadece güzel ya da yakışıklı olduğu için sinemaya atılanların aksine yeteneklidir. İlk Aşkı Memnu uyarlamasının Firdevs hanımına can veren kadından bahsediyoruz şurada, herkes yakasını bir iliklesin. Anadolu Çocuğu filminin üstteki sahnesinde Neriman, sinema dünyasına Film Noir’le zirveden giriş yapan Femme Fatale’lik müessesini tek karede özetlemiş. Kötü adamın güzel kadına, güzel kadınınsa kötü adamın önüne serdiği mücevherlere olan zaafı eşittir kara film.   

Esas kızın sol omuzundaki kötü ses misali kötü ve hırslı Ayfer Feray


Galiba yönetmen Ömer Lütfi Akad filminde güzellik yarışmasından çıkma güzel kadın olmasını yapımcılara şart koşuyormuş. Ellilerde Neşe, altmışlarda Ayfer… Ayfer Feray da Yeşilçam’ın kadrolu zalımlarındandı. Çoğunlukla onu Sakar Şakir filmindeki seksi kiracı Sevda hanım karakteriyle hatırlasak da tam bir karakter oyuncusu olan Ayfer Feray kötü kadınlığın kitabını yazmıştı. Ömer Lütfü Akad’ın imkansız bir aşk konusunu işlediği Vesikalı Yarim’de Sabiha’nın arkadaşı Müjgan’a can veren Ayfer Feray, aşkının peşinden gitmek isteyen Sabiha’ya engel olmak için elinden geleni yapıyordu. Kızın evine kadar gidip Firdevs Yöreoğlu’nun Bihter’e çektiği nutuk gibi aptallık etme diye Sabiha’yı darlamıştı. Ha evli bir adama aşık kızı uyarıyor, bunun neresi kötü derseniz, Müjgan için sorun Sabiha’nın evli ve çocuklu bir adamla yaşaması değil. Müjgan’ın derdi Sabiha kadar güzel bir kızın kalkıp Halil gibi parası pulu olmayan birine aşık olması. Yani kız evli ama zengin bir adamla yaşasa Müjgan hiç sesini çıkarmayacak hatta bu ilişkiden kar elde etmeye çalışacak.

Kötü sinsi ve kibirli eski kötülerden Pola Morelli


Cingöz Recai, Kanun Namına gibi filmlerin kadrolu kötülerinden olan Pola hanım, ellilerin etine dolgun güzellerinden. Ama aldanma çocuksu masum yüzüne şarkısına ilham kaynağı olacak kadar sinsi bir kötü kadın kendisi özellikle de Cingöz Recai’de. Kanun Namına filminde Nabizade Nazım’ın Zehra’sındaki Ürani gibi para için evli bir erkeği baştan çıkarmakla görevlendirilen üstelik filmin sonunda da yaptığının bedelini güzel yüzüne atılan bir faça ile ödeyen bir kadındır. Ama Cingöz Recai Beyaz Cehennem filminde uyuşturucu kaçakçısı bir gurubun İranlı ve zalim üyesi Persia karakterine can verir. Persia o kadar kötü bir karakterdi ki onu gören, daha doğrusu onu tanıyıp da gören tüm karakterlerin gözlerinde aha şimdi hapı yuttuk ifadesi belirirdi. Özellikle öldürülen iş adamının şarkıcı sevgilisi Aynur, katilini gördüğünde bile Persia’yı gördüğünde korktuğu kadar korkmadı. Kadın güzel olduğu kadar da korkutucu bir kötüydü.

Kinci ve planlı ilk kötülerden Neşe Yulaç


Efendim aslında bu konuda Feriha Tevfik hanım bir ilk olsa da Neşe hanımdan anladığımız kadarıyla güzellik yarışmalarından çıkıp beyaz perdeye adım atmak sinemamızın ilk yıllarından beri süregelmiş. 1952 üçüncü güzeli olan Neşe Yulaç ve aynı yılın ikincisi Ayfer Feray sinema ve tiyatroya geçiş yaparken birinci seçilen Gelengül Tayfuroğlu da yapımcı Hürrem Erman’la nikah masasına oturmuş. İlk üç her şekilde sinemayla alakadar olmuş anlayacağınız. Neşe Yulaç ellilerin başında girdiği sinemamızda kötü ve güzel kadın ekolünün temellerini attı diyebiliriz. Güzellik yarışmasından çıkıp oynadığı ilk film de Ömer Lütfi Akad filmi, yani her güzele nasip olmaz. Kanun Namına filminde üvey kardeşi Ayten’in sevgilisi Nazım’a aşık olan Nezahat karakterine can veren Neşe hanım, film boyunca Ayten ve Nazım’a bakıp resimde gördüğünüz gibi dobuşuk dobuşuk oturdu. Ayten ve Nazım evlenince dobuşukluğuna bir de huysuzluk eklenen Nezahat, Ayten’e aşık aile dostları Halis’le iş birliği yapıp Nazım’ın başına bir bar kadını olan Perihan’ı doladı. Babası felç olduğunda bile içten içe sevinecek kadar psikopat bir karaktere can veren Neşe hanım, güzel olduğu kadar yetenekliydi de.

Saçları ve ses tonuna hasta olunası kötü kadınların ana kraliçesi Bedia Muvahhit


Bedia Muvahhit, sözleriyle esas kızı sümük gibi duvara fırlatıp, dozer gibi ezerek inim inim inleten Yeşilçam emekçisidir. Bir beyaz Türk olarak doğurduğu oğluşunu kenarın dilberine yem etmemeye ant içen Bedia hanımın eline düşen fakir esas kızın vay haline. Genellikle Belgin Doruk ya da Ajda Pekkan’ı ağına düşüren Bedia hanım, kendine has ses tonu ve konuşmasıyla yaşam enerjisini sömürdüğü genç kızları zırıl zırıl ağlatmasıyla da tanınırdı. Her daim başına takılmış bir kaskmışçasına dolaştığı saçları ve halka küpeyi Yeşilçam’a taşıyan ilk kadın olmasıyla da hatırlanacak olan Bedia, kem gözlü, sivri dilli ve dobraydı. Ama ben istemsizce ne zaman ekranda görsem bu kötü kadına hasta olmaktan kendimi alamazdım. Bu hastalıklı durumu da Bedia hanımın haleti ruhiyesini, bakış ve tavırlarını babaanneme benzetmemle açıklardım. Fakat yakın zamanda okuduğum bir Belgin Doruk röportajından anladığım kadarıyla Bedia hanım babaannemin değil benim ilk versiyonummuş. Belgin hanımın dediğine göre Şoförün Kızı filminin çekimleri için dönemin zengin hanımlarından birinin evi kiralanır. Evi kiralanan hanımefendi de geçkin yaşına rağmen genç erkeklere ilgisi olmasıyla bilinirmiş, hatta filmin oyuncularından Ekrem Bora’yla da bayağı ilgiliymiş. Çekim arası Bedia ve Belgin hanımlar makyajlarını yaparlarken evin sahibesi zengin hanım yanlarına gelip “Ay size ne kadar özeniyorum bir bilseniz, zamanında ben de oyuncu olmak istedim hatta tiyatroya bile yazıldım. Ama babam orospu olursun diye engel oldu.” Demiş. Bunun üzerine Bedia hanım makyajını yarım bırakıp kadına bakmış ve “Öyle mi hanımefendi, peki siz ne zaman oldunuz?” demiş. Bu sözler üzerine mosmor olan ev sahibesi olay yerinden hemen uzaklaşmış. Zarifçe ve zekice lafı gediğine oturtmak böyle bir şey olsa gerek, zira o kaba kelimeyi ağzına dahi almadan karşısındaki hanıma çok güzel iade etmiş.

 Yeşilçam’ın gıybet ayağı Mualla Sürer ve dedikodu arkadaşları


Yeşilçam’da gıybet konusunda ün yapan Mualla hanım, bu gıybetlerle ne yuvalar yıkıp esas kız ve oğlanın yollarının ayrılmasına neden olmuştur. Gıybet neyse de hunharca attığı iftiralarla adamı mahpus damlarına düşürmekten verem etmeye kadar türlü zalımlıklara maruz bırakan Mualla, mahalleden gıybetçi arkadaşlarıyla bir araya gelince çitledikleri çekirdek eşliğinde gıybetlerine bir kurban seçip bu kutsal görevi yerine getirmeden ortamı terk etmezdi. Hele bir de ekürisi Aliye Rona ile birleşince dünyayı yerinden oynatacak bir kıyamet alameti olabilirlerdi. Kul hakkı yemek onlarda, iftira onlarda, garip ahı almak onlarda. Daha ne olsun? Sevgili Mualla, Hale Soygazi’ye mini etek giydi diye, yaptırdığın mahalle baskısıysa hala akıllarda. Dalgın dalgın yere bakarak yürüyen zavallı Hale’ye “Dik yürü kızım damgalı insan mısın sen?” diye laf sokarak kızı yerin dibine sokmak nedir Mualla? Gören de kızı fuhuş operasyonunda otel odasında basan timin başı sanır, ne gıybetçi bir ablamızdın sen Mualla. Aman Allah dilinin şerrinden Yeşilçam’ı korusun, iftira atmadığın bir Yeşilçam emekçisi kaldı mı?

Mualla Sürer’in modifiye edilmiş hali Kemal Sunal’ın korkulu rüyası Remziye Fırtına


Remziye hanımı Korkusuz Korkak filmindeki dırdırcı ev sahibi Bedia rolüyle tanırız. Fakat kendisinin Yeşilçam kariyeri de kötü kadınlıktan öteye gidememiştir. Atmışların salon filmlerinde Suzan Avcı’nın çılgın partilerindeki madde bağımlısı, yetmişlerde esas kıza zalımlık eden kaynanaların konken arkadaşı, seksenlerin arebesk furyasında kerhane maması gibi rollerde görmeye alışığız onu. En dikkat çekici rolü olan kirasını isteyen, dırdırcı ev sahibi Bedia ise, Ali Şen’in dişisi gibi, kiracısı Mülayim’e hayatı dar eden, üç aylık kira borcunu ödemeden o bombaya dokunma diyecek kadar hesapçı bir kadındı. Kiracı Mülayim bomba imha edip kahraman olunca ona sulanacak kadar azgın bir ablamız olan Bedia hanım her kiracının korkulu rüyasıydı.

Yorum KURALLARI: Hakaret içerici ve kanuni olarak suç teşkil edecek paylaşımlarda bulunmak yasaktır. Sorumluluk tamamen siz ziyaretçilere aittir.

Daha yeni Daha eski

Reklam1

Reklam2

نموذج الاتصال