
Genellikle sirkenin sadece salatalarda, turşularda, salçalarda, gıda maddelerinde kullanıldığı sanılır. Hâlbuki tarihe bakıldığında sirkenin asırlar boyu tıbbın hizmetinde olduğu görülür. Milattan yaklaşık 400 yıl önce tıbbın babası Hipokrat'ın hastalarına sirkeyi ilaç olarak tavsiye ettiği biliniyor. Sonraları doktorlar sirkeyi nefes açıcı olarak akciğer rahatsızlıklarında, cilt hastalıklarında, incinme ve burkulmalarda, ateş düşürmede ve iç kanamaların tedavilerinde yaygın olarak kullanmışlardır. Romalı askerler sirkeyi içme sularına dezenfektan olarak koyarlarmış. Hatta Hannibal'in Alp dağlarını sirke sayesinde aştığı bile rivayet edilir. Hannibal yoluna çıkan kayaları önce ateş yakarak ısıtmış sonra üzerlerine sirke sürmüş, çatlayan ve ufalanan kayaları da yolu üzerinden kolayca kaldırmış.
Sirkenin tarih boyunca en önemli kullanım alanı ise yiyeceklerin muhafazasında olmuştur. Bugün insanlar sirkeyi hâlâ günlük yaşamda, alna sirkeli bez koyarak ateşi düşürmede, ağrı gidermede, temizlikte pasları çözmede , yabani otları öldürmede kullanılıyor.
üzüm suyu oksijenli ortamda fermente olursa sirkeye, oksijensiz ortamda fermente olursa şaraba dönüşüyor. üzüm suyundaki şeker, sirkede asetik asite dönüşürken; şarapta etil alkole dönüşmüş oluyor. fark bu kadar.