
Senatörler, tasarının ekonomik boyutlarda Rusya'ya zarar verecek güçlü yaptırımları içerdiğini belirtiyor. Bu önlemler, sadece Rusya’ya yönelik değil, aynı zamanda onunla ticaret yapmaya devam eden ülkelere de ağır ikincil tarifeler getirmeyi öngörüyor. Yasa, özellikle enerji ihracatı gibi Rusya'nın ekonomik dayanıklılığı için kritik öneme sahip sektörleri hedef alırken, Kremlin üzerindeki baskıyı artırmayı hedefliyor.
Gümrük vergilerinin yüzde 500’ün altına düşmemesi gerektiğini öne süren tasarı metni, Rus petrol, doğal gaz, uranyum ve petrokimya ürünlerini satan veya satın alan tüm ülkeleri kapsıyor. Ancak Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nden Maria Shagina, bu tür yaptırımların uygulanmasının okyanus ötesi lojistik sorunlar yaratabileceğini ifade ediyor. Bunun yanı sıra, uygulamanın detayları konusunda belirsizliklerin hâkim olduğunu ve ABD’nin bu süreci nasıl denetleyeceğinin net olmadığını sorguluyor.
Tasarı özellikle Rus enerjisini tüketen Türkiye ve Hindistan gibi Amerikan müttefiklerini de içine almasıyla dikkat çekiyor. Shagina, böyle bir girişimin ticari ilişkilerde küresel çapta bir gerilim yaratabileceği uyarısında bulunuyor. Ayrıca, bu yaklaşımın hem dost hem de düşman ülkelerle olası bir ticaret savaşına neden olabileceğini dile getiriyor.
Tasarıyı savunan senatörlere göre esas odak noktası Çin. Özellikle Çin’in, gölge filolar aracılığıyla ucuz Rus petrolünü satın alarak Moskova’yı desteklemesi eleştiriliyor. Bu durumun Brüksel’de de ciddi bir endişe kaynağı olduğu belirtiliyor. Senatörler, Çin’in ekonomik desteği olmasa Putin’in savaş makinesinin durma noktasına gelebileceğini ifade ediyor.
Ancak yasa tasarısının kapsamı ve sonuçları dikkate alındığında, Moskova ve Pekin’e yönelik bu hamlenin küresel ticaret üzerinde ciddi sonuçlara yol açma riski taşıdığı görülüyor. Öyle ki Avrupa dahil birçok ülkeyi doğrudan etkileyebilecek potansiyel bir kriz kapıda olabilir.
Bu gelişmelerin Türkiye üzerindeki etkisi ise farklı bir boyut kazanıyor. Türkiye, Karadeniz üzerinden geçen MaviAkım ve TürkAkım boru hatlarıyla Rusya’dan doğal gaz tedarik ediyor. Kuzey Akım 1 ve 2 gibi diğer Avrupa’ya yönelik hatlarla kıyaslandığında TürkAkım özellikle dikkat çekiyor. TürkAkım projesiyle yıllık yaklaşık 15,75 milyar metreküp kapasiteli iki hat aracılığıyla Türkiye’ye 40 milyar metreküp, Avrupa’ya ise 53 milyar metreküpten fazla doğal gaz sağlandığı belirtiliyor.
Bu boru hatlarının geleceği ve Türkiye’nin enerji arz güvenliği üzerindeki etkisi ise söz konusu yasa tasarısının hayata geçirilmesi durumunda daha hassas bir hale gelebilir. Gelişmeler hem bölgesel hem de küresel dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeline sahip görünüyor.