
Bütçe açıklarının artması ve ödenecek borç miktarlarının yüksekliği nedeniyle, Bakanlık haziran ayından itibaren yoğun bir iç borçlanma stratejisi izleyecek. Planlanan bu borçlanma, aynı dönemde gerçekleşecek iç borç geri ödemelerine ancak kısmen yanıt olabilecek seviyede.
Gedik Yatırım Başekonomisti Serkan Gönençler, bu çerçevede Hazine’nin iç borç çevirme oranının yüzde 111 düzeyine ulaşacağını ifade etti. Ayrıca, net iç borçlanma tutarının yaklaşık 577 milyar TL'ye ulaşmasının beklendiğini belirterek, bu ölçeğin iç borç piyasasında baskı yaratabileceğine dikkat çekti.
Haziran ayında düzenlenecek ihale planlarına göre, Hazine toplam 266 milyar TL’lik iç borç ve 55 milyar TL’lik dış borç geri ödemesini gerçekleştirecek. Bu kapsamda sekiz tahvil ve kira sertifikası ihalesi yapılacak. İhalelerde sabit kuponlu tahvillerin yanı sıra TÜFE’ye ve TLREF’e endeksli yeni tahviller de piyasalara sunulacak.
Son dönemde derinleşen bütçe açığı ve faiz dışı açık rakamları, iç borçlanma ihtiyacını artırıyor. Ekonomim tarafından aktarılan verilere göre, ocak-nisan döneminde nakit bütçe açığı 1,07 trilyon TL’yi aşarken, faiz dışı açık ise 401 milyar TL seviyesine ulaştı. Gönençler’e göre bu durum, dış borç yüküyle birleşince iç kaynaklardan yararlanmayı zorunlu hale getirdi. İlk beş ayda yapılan 1,26 trilyon TL’lik iç borçlanmaya karşılık ödenen iç borç miktarı 899 milyar TL oldu ve bu süreçte iç borç çevirme oranı yüzde 140 olarak gerçekleşti.
Önümüzdeki yıllara dair projeksiyonlar ise tabloyu daha da kritik bir hale getiriyor. Mayıs 2025-Nisan 2026 döneminde Hazine'nin iç borç geri ödeme yükü yaklaşık 3,15 trilyon TL olarak tahmin ediliyor. Ancak kısa vadeli tahvil ödemelerinin etkisiyle bu rakamın daha da artabileceği öngörülüyor. Aynı dönemde dış borç geri ödeme miktarı ise yaklaşık 19,5 milyar dolar seviyesinde olacak. Gönençler, bütçe açığı ve faiz dışı dengenin mevcut durumuna bağlı olarak Hazine’nin toplam iç borçlanma ihtiyacının 4 trilyon TL’yi bulabileceğini ifade ediyor.
Enflasyondaki düşüş eğilimi ve faiz indirim beklentileri de sürecin belirleyicileri arasında yer alıyor. Özellikle enflasyon beklentilerindeki değişimlerin Hazine’nin borçlanma maliyetlerini doğrudan etkileyebileceği belirtiliyor. Gönençler, tahvil faizleri üzerindeki olası enflasyon kaynaklı baskıya dikkat çekerken, sadece politika faizinin değil piyasa faizlerinin de enflasyon beklentilerinden büyük ölçüde etkileneceğini vurguluyor.