
Orta Doğu ve Ukrayna’daki savaşların yarattığı belirsizliklerle boğuşan Asya ülkeleri, daha geniş çaplı bir ekonomik krize doğru hızla ilerliyor. Rusya ve Çin'in ekonomik sorunları, tıpkı kartopu gibi büyüyerek bir çığa dönüşme tehlikesi taşıyor.
Japonya ise bankacılık krizini önleyebildi, fakat Merkez Bankası henüz enflasyonu kontrol altına almış değil. Tunca Ertör, Büşra Kapan ve Leyla Aydoğan'ın Sözcü'deki haberine göre uzmanlar Asya'da olası bir bankacılık krizinin gelecek 12 ay içinde ortaya çıkabileceğini öne sürüyor. Bu kriz, küresel çapta etkiler yaratma potansiyeline sahip.
Çin’deki emlak krizi ise ülkeyi derinden sarsıyor. Son dönemde emlak devleri ciddi finansal zorluklar yaşıyor. Evergrande iflas etti; Country Garden ve Vanke gibi şirketler ise borç yapılandırma süreçleriyle mücadele ediyorlar. Birçok şirket yurtdışı tahvil borçlarını ödeyemez hale geldi ve tamamlanmamış projeler nedeniyle halkın güveni sarsıldı.
Emlak krizinin nedeni ise 2020 yılında Evergrande'nin borçlarını ödeyememesiyle başladı. Çinli firmalar uzun süre borçla büyüyerek faaliyetlerini genişletti. Ön satışlardan elde edilen gelirle yeni projeler başlatılıyordu, ancak hükümetin getirdiği “Üç Kırmızı Çizgi” regülasyonu ile şirketlerin borçlanma seviyeleri sınırlanınca kredi akışı durdu. Bu durum birçok inşaat firmasını likidite krizine sürükledi ve sayısız konut projesi yarım kaldı.
Eskiden gayrimenkul almak yatırım için cazipti; şimdi ise fiyatların daha da düşeceğinden korkan insanlar alım yapmaktan kaçınıyor. 2025 yılı itibarıyla gayrimenkul satışları 2019’a kıyasla yüzde 40’tan fazla azalmış durumda ve boş konut sayısının 60-70 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.
Bankalar ve gölge finans sistemi zor bir dönemden geçiyor
İnşaat sektörüne yoğun oranlarda kredi veren bankalar, tahsili güç kredilerle boğuşuyor. Kayıt dışı borçlanma mekanizmaları olarak bilinen gölge bankacılık sektörü (örneğin tröstler ve yatırım fonları), iflas eden inşaat şirketleri nedeniyle ciddi sorunlar yaşamaya başladı.
Çin hükümeti, 2024 sonuna doğru bazı ekonomik tedbirler hayata geçirdi. Bu kapsamda sınırlı mali destek sağlandı, faiz oranlarında indirime gidildi ve tamamlanmamış konut projelerinin bitirilmesi amacıyla özel fonlar oluşturuldu.
Ancak, büyük çapta bir kurtarma paketi sunulmadı. Bunun nedeni, böyle bir adımın ahlaki tehlike (moral hazard) yaratma riskini beraberinde getirmesiydi. Yani, borçla büyüyen büyük şirketlerin adeta ödüllendirilmesi anlamına gelebilecek bu tür bir kurtarma operasyonundan kaçınıldı.
Rusya'da bankacılık sistemi kriz alarmı veriyor
Rusya ekonomisi de finansal anlamda derin bir krize sürükleniyor. Bloomberg'in değerlendirmelerine göre, önümüzdeki 12 ay içinde sistemik bir bankacılık krizinin yaşanma olasılığı Rusya'da ciddi bir endişe kaynağı haline gelmiş durumda.
Bloomberg'in elde ettiği belgeler ve konuyla ilgili yetkililer, ülkenin en büyük bankalarının kötü kredilerdeki artış sebebiyle sessiz bir alarm moduna geçtiğini ifade ediyor.
Hem şirketler hem de bireyler, yüksek faiz oranlarının etkisi altında kredi borçlarını ödemekte büyük zorluklar yaşıyor. Kaynaklar, mevcut koşullar değişmezse, önümüzdeki yıl boyunca borç krizinin ülke genelindeki finans sektörüne sıçrayabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Bu durumun temel nedenlerinden biri ise Rusya’nın üç yıldır süren Ukrayna savaşında ısrar etmesi oldu. Avrupa Birliği'nin daha fazla Rus bankasına yaptırım uygulamayı gündeme getirmesi de krizin boyutunu artırma ihtimalini güçlendiriyor.
Bankalar tahsilatta zorlanıyor
Bazı büyük bankaların iç raporlarına göre, birçok borçlu ödeme planlarını ertelemiş durumda. Bununla birlikte, resmi olarak açıklanan gecikmiş kredi oranlarının, gerçek tabloyu yeterince yansıtmadığı belirtiliyor.
Rusya Merkez Bankası’nın verilerine göre, bankalar 2024 yılı itibarıyla 3.8 trilyon ruble ile rekor düzeyde kar açıkladı. Ancak bu yüksek karlı görünümün arkasında, kredi portföylerinde yaşanan keskin bir daralma gizleniyor. Örneğin, 2025'in ilk iki ayında şirket kredileri ciddi bir düşüş yaşayarak 1.5 trilyon ruble azaldı.
Rus hükümeti, savaşla bağlantılı yüksek savunma harcamalarını artırırken, özel sektör şirketleri yavaşlayan talep, artan üretim maliyetleri ve düşen ihracat gelirleri gibi zorluklarla karşı karşıya kalıyor.
İnşaat ve sanayi sektörlerinde hissedilir bir durgunluk gözlemlenirken, askeri üretim alanında dahi ilk kez darboğaz belirtileri ortaya çıkmış durumda.
Japonya Merkez Bankası (BoJ), beklentilere paralel olarak kısa vadeli politika faizini değiştirmeyerek yüzde 0,5 seviyesinde sabit tuttu. Bu oran, Ocak 2025’teki son artıştan bu yana aynı seviyede korunuyor.
BoJ'un yayımladığı metinde, enflasyon beklentilerinde ılımlı bir artış olduğuna dikkat çekilirken, özellikle pirinç fiyatlarındaki artış vurgulandı.
Bankanın uzun yıllardır sürdürdüğü ultra gevşek para politikasını adım adım sıkılaştırma çabaları kapsamında, Mart 2026'ya kadar Japon devlet tahvili alımlarını her çeyrekte 400 milyar yen azaltma planına bağlı kalacağı ifade edildi.
Ayrıca BoJ, Nisan 2026 sonrası için yeni bir strateji açıkladı. Buna göre, Nisan 2026'dan itibaren Japon devlet tahvili alımları her çeyrekte 200 milyar yen daha azaltılacak. Bu doğrultuda, aylık tahvil alımları 2027’nin ilk çeyreğine kadar 2 trilyon yene düşmüş olacak.